Depresyon, kişinin duygusal, düşünsel ve fiziksel durumunu olumsuz yönde etkileyen, uzun süreli bir zihinsel sağlık sorunudur. Genellikle yoğun üzüntü, umutsuzluk ve enerji kaybı gibi belirtilerle görülmektedir. Depresyon, kişinin günlük yaşamını etkileyebilir, iş ve ilişkilerinde sorunlara neden olabilir. Genel olarak depresyon kelimesi bizlere yetişkin bireyleri aklımıza getirse de çocuk ve ergenler arasında depresyon sıklığı giderek artmaktadır. Bu rahatsızlık, çocukluk döneminde %2’sinde, ergenlik döneminde ise %5-10’unda ortaya çıkabilmektedir. Depresyon, çocukluk döneminde kız ve erkek çocuklarda eşit oranda görülürken, ergenlik döneminde kızlarda, erkeklere kıyasla 2 kat daha fazla yaygın hale gelmektedir. Depresyon’un tanımı genel olarak aynı olsa da çocuk ve yetişkin depresyonu arasında belirgin farklar bulunmaktadır.
Klinik Özellikler ve Tanı
Klinik Özellikler:
1. Duygudurum Değişiklikleri: Depresyon belirtileri arasında üzüntü, çökkünlük, umutsuzluk ve keyifsizlik ön planda olabilir.
2.İştah Değişiklikleri: Yemek yeme alışkanlıklarında belirgin bir artış veya azalma gözlenebilir. Bu, kilo değişiklikleriyle de ilişkilendirilebilir.
3.Uyku Sorunları: Uykusuzluk veya aşırı uyuma hali sık görülen belirtiler arasındadır.
4.Enerji Kaybı: Genel enerji eksikliği, halsizlik ve yorgunluk sıkça yaşanan durumlardır.
5.Dikkat ve Odaklanma Sorunları: Depresyondaki bireylerde dikkat eksikliği, karar vermede zorluk ve odaklanma güçlükleri gözlenebilir.
6. Değer Kaybı: Kendine güven eksikliği, değersizlik hissi ve suçluluk duyguları sıkça yaşanır.
7. Sosyal İzolasyon: Arkadaşlardan ve sosyal etkinliklerden uzaklaşma eğilimi görülebilir.
8.Fiziksel Belirtiler:Baş ağrısı, karın ağrısı gibi fiziksel şikayetler depresyonla ilişkilendirilebilir.
9. Ölüm ve İntihar Düşünceleri: En ciddi durumlar arasında yer alır ve profesyonel yardım gerektirir.
Tanı Süreci:
1.Klinik Görüşme: Uzman, çocuk veya gencin duygu durumunu, davranışlarını ve genel sağlık durumunu değerlendirmek amacıyla bir görüşme gerçekleştirir.
2.Gelişimsel Geçmişin İncelenmesi: Çocuğun geçmiş yaşantısı, aile yapısı ve stres faktörleri göz önünde bulundurularak kapsamlı bir değerlendirme yapılır.
3.Gözlem ve Testler: Çocuğun davranışları ve duygusal durumu üzerine çeşitli testler ve gözlemler kullanılabilir.
4.Aile İncelemesi: Aile içi ilişkiler, aile üyelerinin duygusal durumu ve aile bağları değerlendirilebilir.
Çocuk ve ergenlerde depresyon tanısı koymak, genç yaşlarda müdahale edilmesini ve uygun tedavi planlarının oluşturulmasını sağlayarak olumlu bir etki yaratabilir.
Depresyon Geçiren Çocukların İyileşme Süreleri
Çocuklarda depresyon süresi genellikle uzun bir süreçtir. Depresyon teşhisi konulan çocuklarda, hastalığın ortalama süresi 32 aydır. Özellikle distimik bozukluk adı verilen hafif ancak uzun süren depresyon durumunda, çocuklarda bu süre 3 yıla kadar çıkabilir. Ergenlik öncesi dönemde depresyon teşhisi konulan çocukların %92’si 18 ay içinde iyileşirken, distimik bozukluk teşhisi konulan çocukların %89’u iyileşmeyi 6 yılda tamamlar. Bu durum, çocuklarda depresyonun hızlı iyileşmeyen ve uzun vadeli etkileri olan bir hastalık olduğunu göstermektedir. Başlangıç yaşı küçük olduğunda, iyileşme süreci de daha uzun sürmektedir. Ayrıca, depresyonu atlatan çocukların %72’sinde hastalık tekrarlama eğilimindedir. Bu tekrarlama riski, iyileşme sonrasındaki ilk yıl içinde en yüksektir. Bu durum, çocukların iyileştikten sonra dikkatli bir şekilde izlenmesi ve desteklenmesi gerektiğini göstermektedir.
Tedavi Yöntemleri
1.Bireysel Terapi (Psikoterapi): Bir terapistle bire bir görüşmeler, çocuğun veya gencin duygusal sorunları ve düşünce kalıpları üzerinde çalışmasına yardımcı olabilir.
2.Aile Terapisi: Aile terapisi, aile üyelerinin bir araya gelerek çocuğun veya gencin depresyonuyla başa çıkmasına yardımcı olur. Aile içi ilişkileri güçlendirmek ve iletişimi artırmak amaçlanır.
3.İlaç Tedavisi: Şiddetli depresyon durumlarında, bir doktor ilaç tedavisi önerebilir. Ancak, çocuklar ve ergenlerde ilaç kullanımı dikkatle değerlendirilmeli ve sadece uzman kontrolünde yapılmalıdır.
4.Okul İşbirliği: Okul, çocuğun veya gencin önemli bir yaşam alanıdır. Öğretmenler ve okul personeliyle işbirliği yaparak çocuğun akademik ve sosyal ihtiyaçlarına odaklanabilir ve destek sağlayabilir.
5.Aktiviteler ve Egzersiz: Fiziksel aktivite, genel ruh halini iyileştirebilir. Çocuklara ve gençlere uygun spor veya aktiviteler, enerjiyi yönlendirmelerine yardımcı olabilir.
6.Sosyal Destek: Aile üyeleri, arkadaşlar ve diğer sosyal bağlantılar, çocuğun veya gencin duygusal destek almasına katkıda bulunabilir.
Tedavi süreci, çocuğun veya gencin bireysel ihtiyaçlarına bağlı olarak değişir. Bu nedenle, bir uzman tarafından yapılan değerlendirme sonucunda kişiselleştirilmiş bir tedavi planı oluşturulmalıdır. Aileler, çocuklarına destek olmalı ve tedavi sürecine katkıda bulunmalıdır.