Skip to content Skip to footer

Dikkat Eksikiği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), nörogelişimsel bir rahatsızlık olup, çocuk ve gençlerin %3 ila 12’sini etkilemektedir. Özellikle ülkemizde yapılan çalışmalar, neredeyse her 10 çocuktan birisinin DEHB tanısını karşıladığını göstermektedir. 

Bu bozukluk, dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu üç alt küme, çocuklarda üç farklı alt kategori şeklinde kendisini gösterir: 1. Yalnızca dikkati dağınık çocuklar (Dikkat eksikliği alt görünümü); 2. Yalnızca hiperaktif çocuklar (Hiperaktif alt görünüm), 3. Hem dikkati dağınık hem de hiperaktif çocuklar (Birleşik alt görünüm). Birleşik alt görünüm en sık görülürken, bunu dikkat eksikliği alt görünümü izler. Yalnızca hiperaktivitenin olduğu çocuklar oldukça az sayıdadır. 

Birleşik alt görünüm ve hiperaktif alt görünüm daha çok erkek çocuklarında görülürken, dikkat eksikliği alt görünümü kız çocuklarında daha fazla görülür. Erkek çocuklar için yönlendirme kız çocuklarına göre çok daha fazla yapılır. Bunun temel sebebi, erkek çocuklarının hareketliliği sebebi ile daha fazla davranış problemi göstermeleridir. Dikkati dağınık kız çocukları daha çok kendi hallerinde ve iç dünyalarına dönük oldukları için, tanı almaları ve fark edilmeleri zordur. Genellikle DEHB’nin hayatlarına etkileri (örn. ders başarısızlığı, özgüven eksikliği, başarısızlık ve yetersizlik inanışları) sonrasında yaşadıkları depresyon ve kaygı bozukluğu nedeniyle kliniğe başvururlar. 

DEHB’li bireyler genellikle okul performansında, sosyal ilişkilerde, aile içi etkileşimlerde ve genel olarak sosyal ortamlarda zorluklar yaşarlar.Bu sorunlar DEHB’li bireylerin yaşamında işlevsellik kaybına yol açabilir ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.

DEHB’nin Belirtileri Nelerdir?

DEHB’nin belirtileri arasında dikkat eksikliği ve hiperaktivite bulunur. Dikkat eksikliği, dikkat kapasitesi, seçici dikkat ve sürekli dikkat gibi alanlarda değerlendirilir. Hiperaktivite belirtileri ise zamanla değişiklik gösterebilir ve genellikle yetişkinlikte azalır.

Normal hareketlilik ile aşırı hareketlilik arasındaki farklar nelerdir?

  • Normal hareketlilikte davranış uyumlu, sürekli ve amaca yönelikken, aşırı hareketlilikte davranış keyfi ve amaçsızdır.
  • Normal hareketlilikte ortam sınırlandırıldığında ve dikkati yoğunlaştırıldığında çocuğun hareketliliği azalır. Aşırı hareketlilikte ise artar. 
  • Normal hareketlilikte  stresli durumlarda hareketlilik artar. Aşırı hareketli çocuklar ise, heyecan verici ortamda sakinleşirken normal durumlarda hareketlilik düzeyleri artar.

Dürtüsellik, bilişsel ve davranışsal dürtüsellik olmak üzere iki kategoriye ayrılır. Bilişsel dürtüsellik, organizasyon eksikliği ve hızlı düşünme gibi özellikleri içerirken, davranışsal dürtüsellik sessiz olunması gereken durumlarda bile kontrolsüz davranışlar sergileme durumunu ifade eder.

DEHB tanısı için belirtilerin erken dönemde başlamış olması ve en az 6 ay boyunca sürekli ve birden fazla ortamda görülmesi gerekmektedir. Ayrıca, bu belirtilerin sosyal ve okul yaşamında da sorunlara yol açması gerekmektedir.

DEHB Neden Kaynaklanır?

DEHB’nin nedenlerine birçok faktör etki eder. Genetik, çevresel ve biyolojik faktörlerin hepsi rol oynar. Araştırmalar, genetik etmenlerin DEHB’nin oluşumunda büyük rol oynadığını ve hastalığın kalıtım yoluyla geçişinin yüksek olduğunu gösteriyor. Ayrıca, DEHB tanısı konmuş bireylerde beyinde bazı bölgelerin hacminin azaldığı belirlenmiştir.

DEHB’nin oluşumunda çevresel faktörler de önemli bir rol oynayabilir. Bunlar arasında anne karnındaki madde kullanımı, ağır metaller veya kimyasallara maruz kalma, beslenme alışkanlıkları ve psikososyal faktörler sayılabilir. Bazı araştırmalar, düşük doğum ağırlığı, alkol alımı, sigara içimi ve poliklorinat bifenil (PCB) gibi maddelere maruziyetin DEHB ile ilişkili olabileceğini öne sürse de, diğer çevresel faktörlerle net bir ilişki bulunamamıştır.

Yapılan beyin taramaları, DEHB’li bireylerde bazı beyin bölgelerinde hacim azalması olduğunu göstermektedir. Bunlar arasında prefrontal korteks, kaudat nukleus, korpus kallosum ve serebellum gibi bölgeler bulunmaktadır. Ayrıca, bazı altbeyin bölgelerinde de anormallikler tespit edilmiştir. Bu durum, DEHB’nin beyindeki iletişim yollarında sorunlara neden olabilir.

DEHB Bir Yürütücü İşlev Bozukluğudur.

Yürütücü işlevler, hedeflere ulaşmak için önemli olan bir dizi beceriyi ifade eder. Bunlar, dışarıdan gelen bilgileri bir araya getirme, hedefler belirleme, plan yapma, harekete geçme, kendini düzenleme, dikkat dağılmadan çalışabilme gibi süreçleri içerir.

Bu işlevler arasında, planlama, karar verme, başkalarının davranışlarını değerlendirme, sözel akıcılık, çalışma belleği, tepki kontrolü ve bilişsel esneklik gibi önemli beceriler bulunmaktadır.

Örneğin, çalışma belleği, geçici olarak bilgi saklama ve kullanma yeteneğini ifade eder. Bu, zaman algısı, dil becerileri, matematik anlayışı gibi birçok alanda önemli bir rol oynar.

Bilişsel esneklik ise, farklı düşünce yolları üretme, problemlere farklı açılardan bakabilme ve düşünceleri değiştirme yeteneğidir. Bu, yaratıcılığı destekler ve sorunları çözme becerisini güçlendirir.

Ayrıca, akışkan zeka da yürütücü işlevlerin bir parçasıdır. Bu, nedensellik kurabilme, problemleri çözebilme ve ilişkileri görebilme yeteneğini içerir.

Bu becerilerin gelişimi, bireyin yaşamında önemli bir rol oynar ve yürütücü işlevlerin sağlıklı bir şekilde işlemesi, günlük yaşamda başarılı olmak için önemlidir.

Thomas Brown’un yürütücü işlev modeline göre, DEHB’li bireylerde altı yürütücü işlev alanında eksiklikler olduğu iddia edilmektedir. Bu alanlar harekete geçme, odaklanma, çaba, duygu, bellek ve eylem içerir.

Harekete Geçme: Bu, görevleri organize etme, zamanı tahmin etme, önceliklendirme ve göreve başlama süreçlerini içerir. DEHB’li bireyler genellikle görevleri erteleyerek zorluk yaşarlar. Bir görevin önemini anlamalarına rağmen, başlamakta güçlük çekerler ve genellikle görevin aciliyeti ortaya çıkana kadar beklerler.

Odaklanma: Odaklanma, dikkati koruma ve gerektiğinde yönlendirme sürecini içerir. DEHB’li bireylerin dikkati kolaylıkla dış uyarıcılar ve kendi iç düşünceleri tarafından dağılabilir. Okumak gibi bir işe odaklanmakta zorluk çekerler. Okuduklarını anlamak için tekrar tekrar okumaları gerekebilir. Ayrıca, dikkati bir konuya sürdürmede de zorlanabilirler. Örneğin, araç kullanırken müzik dinlerken dikkatleri kolayca dağılabilir ve hedeflerinden uzaklaşabilirler.

Çaba: Bu, uyanıklığın düzenlenmesi, çabanın devamlılığı ve işlem hızını içeren süreçleri kapsar. DEHB’li birçok kişi, kısa süreli görevlerde iyi performans gösterdiklerini ancak uzun süreli işlerde zorlandıklarını belirtirler. Görevleri zamanında tamamlamakta güçlük çekerler. Birçoğu uyku düzenini sağlamakta zorlanır ve derin uykuya dalma eğilimindedirler, bu da sabahları uyanmakta zorluk yaşamalarına neden olur.

Duygu: Bu, duyguların kontrol edilmesi ve yönetilmesi süreçlerini içerir. DEHB’li bireyler, tanı kriterlerinde olmasa da, duygularını kontrol etmekte zorlandıklarını ifade ederler. Yoğun duygular yaşadıklarında, düşüncelerini kontrol edemediklerini ve mantıklı düşünme yeteneklerinin duygularından etkilendiğini belirtirler. Bu duygular nedeniyle dikkatlerini başka yönlere çeviremezler ve görevlerine odaklanmakta zorlanırlar.

Bellek: Bu, çalışma belleğini kullanma ve bilgileri hatırlama süreçlerini içerir. DEHB’li bireyler, genellikle iyi bir hafızaya sahip olduklarını ifade ederler, ancak bilgileri hatırlamaları gerektiği zaman geri çağırmakta zorlanırlar. Diğer işlerle meşgulken, başka şeyleri hatırlamakta zorluk çekebilirler ve ihtiyaç duyduklarında öğrendikleri bilgiyi hatırlamakta zorlanabilirler.

Eylem: Bu, bireyin kendi davranışlarını izleme ve düzenleme süreçlerini içerir. DEHB’li bir kişi, hiperaktif davranışlar sergilese de, davranışlarını kontrol etmede zorluk yaşar. Kararlarını verirken düşünmeden ve dürtüsel bir şekilde hareket edebilirler. Çoğu zaman, düşünmeden hızlıca tepki verirler ve başkalarının tepkilerini fark edemezler. Çevrelerine uygun davranmakta zorlanabilirler ve görevleri istenilen hızda tamamlamakta güçlük çekebilirler.

DEHB Nasıl Tedavi Edilir?

DEHB’de tedaviler ilaç ve ilaç dışı olmak üzere ikiye ayrılır. 

İlaç dışı tedavilerde, düzenli fiziksel egzersizin dikkati arttırdığı, dürtüselliği ve hiperaktiviteyi azalttığı ve yürütücü işlevleri iyileştirdiği gösterilmiştir. İlaç dışı tedavilerden bir diğeri, COGMED Çalışma Belleği Eğitimi ve Attentioner programlarıdır. Bu programların da yürütücü işlevler üzerine etkinliği olduğu gösterilmiştir. 

DEHB’de en önemli ilaç dışı müdahale, ebeveyn eğitimidir. Ebeveyn eğitimi ile çocukta olumlu davranışların geliştirilmesi, olumsuz davranışların yönetilmesine yönelik ebeveynlerin desteklenmesi, çocuğun kendini düzenleyebilme becerilerinin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Dolayısıyla olumlu ebeveynlik programı, DEHB tanısı olan çocukların ebeveynlerinin oldukça faydalandığı bir programdır. 

DEHB’de ilaç tedavileri ise, çocuk psikiyatri uzmanı tarafından gerekli görüldüğü takdirde, ailenin ve çocuğun da görüşleri alınarak başlanmaktadır. DEHB’de temel olarak iki ilaç grubu bulunur: 1. Uyarıcı ilaçlar (Ritalin, Medikinet, Concerta) ve 2. Uyarıcı olmayan İlaçlar (Atomoksetin). Hangi ilaç grubu ile tedaviye başlanacağı, yine uzman, aile ve çocuğun ortak kararına göre belirlenir.