Otizm ya da Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), sosyal etkileşim, iletişim eksiklikleri, sınırlı ve tekrarlayıcı ilgi, davranış ve etkinliklerle karakterize edilen bir nörogelişimsel bozukluktur.
Otizm, bireyin düşünsel ve duygusal gelişimini olumsuz yönde etkileyen yaşam boyu süren bir durumdur. Bu bozukluk, çocuğun gelişiminin bebeklikten itibaren bozulması ile kendini gösterir.
Otizm, kişiden kişiye farklılık gösteren şiddet dereceleri ve formlarda görülebilir. Bu bozukluk, çevre ve özellikle diğer insanlarla etkileşimi olumsuz etkiler, bu nedenle otizmli bireyler genellikle yeterli ve anlamlı ilişkiler kurmakta zorlanırlar. Zeka düzeyleri değişkenlik gösterir; otizm tanılı bireylerin yaklaşık %10-15’i normal ve normal üstü zeka düzeyine sahiptir, %25-35’i sınır zeka ve normale yakın ve düşük zihinsel kategorisindedir, geri kalanların zekaları ise orta ve ağır derecede olabilir. Otizmin geniş bir spektrumu olduğu için her bireyin özellikleri farklıdır ve kişiye özel bir yaklaşım gerekebilir.
Otizm Spektrum Bozukluğu tanı kriterleri:
Toplumsal İletişim ve Etkileşim:
1. Olağandışı toplumsal yaklaşım ve karşılıklı konuşamama.
2. İlgilerini, duygularını paylaşamama.
3. Toplumsal etkileşimi başlatamama ya da girememe.
4. Toplumsal-duygusal karşılıklılık eksikliği.
5. Sözel ve sözel olmayan iletişim yetersizliği.
6. Göz iletişimi ve beden dilinde olağandışılıklar veya el-kol hareketlerini anlama ve kullanma eksikliği.
7. Yüz ifadesinin ve sözel olmayan iletişimin hiç olmaması.
8. Toplumsal etkileşim için kullanılan sözel olmayan iletişim davranışlarında eksiklikler.
9. Değişik toplumsal ortamlara göre davranışlarını ayarlama güçlükleri.
10. Hayali oyunu paylaşma veya arkadaş edinme güçlükleri.
11. Akranlarına ilgi göstermeme.
12. Akranlarıyla etkileşim kurma, etkileşimlerini sürdürme ve ilişkilerini anlama eksiklikleri.
Kısıtlı, Yineleyici Davranışlar:
1.Basmakalıp veya Yineleyici Motor Eylemler: Sallanma, kanat çırpma, alkış yapma, etrafında dönme, ellerin tekrarlayıcı basmakalıp hareketleri,
2.Yineleyici ve Basmakalıp Nesne Kullanımı ve Konuşma: Çocuk, aynı oyuncağı sürekli olarak belirli bir şekilde düzenler ya da aynı kelime veya cümleleri tekrarlayarak konuşur.
3.Aynılık Konusunda Direnme: Çocuk, her gün aynı sırayla giyinmekte ve değişikliklere karşı olumsuz bir tepki göstermektedir.
4.Değişikliklere Karşı Esneklik Göstermeme: Planlanmamış bir etkinlik ya da değişiklik, çocuğun huzursuz olmasına, kaygılanmasına ve bu duruma direnç göstermesine neden olabilir.
5.Törensel/Ritüel Sözel ve Sözel Olmayan Davranışlar:Çocuk, her yatmadan önce belli bir sıra takip etmek ister, belirli sözcükleri belli bir sırayla tekrar etme veya belirli nesnelerle belli bir düzen içinde oyunlar oynama eğilimindedir.
6.Yoğunluğu ve Odağı Olağandışı Olan, İleri Derecede Kısıtlı, Değişmeyen İlgi Alanları: Çocuk, belirli bir konu veya nesne hakkında yoğun bir şekilde ilgilenir ve bu konuda derinlemesine bilgi biriktirir, ancak diğer konulara pek ilgi göstermez.
7.Duyusal Girdilere Karşı Çok Yüksek veya Düşük Düzeyde Tepki Gösterme veya Çevrenin Duyusal Yanlarına Olağandışı Bir İlgi Gösterme: Çocuklarda, işitsel olarak bazı seslere yüksek hassasiyet (matkap, fön makinası, süpürge seslerindene rahatsız olma), ağzına sürekli bir şey sokma ya da dudak hareketleri ile oral arayışlar, tekrar eden amaçsız yan bakış, belli dokulara karşı hassasiyet (kuma, çime basamama, çorap gibi sıkan kıyafetler giyinememe), ya da hiç ağrı duymama.
Otizm Spektrum Bozukluğu’na Ne Zaman Tanı Konulabilir?
Sosyal etkileşim 1 aylık bebekte bile ilk olarak anne veya bakım verenler ile göz teması kurma ve sosyal gülümseme ile başlar. Dolayısıyla otizmde, doğumdan itibaren kazanılması gereken sosyal becerilerin edinilmesinde zorluk vardır. Otizme dair riskli bebekler, 1 yaşında bile tanınabilir. Dolayısıyla şüphe durumunda, vakit kaybetmeden bir çocuk ve ergen psikiyatristine başvurulmalıdır. Çünkü otizmde erken müdahale ile, otizm belirtilerinin ortaya çıkması engellenebilir ya da otizmin şiddeti azaltılabilir.
Otizm Spektrum Bozukluğunun Sebepleri
Otizmin nedenleri tam olarak netleşmemiş olup, beynin normal işleyişini etkileyen sinir sistemi sorunlarına bağlı olduğuna inanılmaktadır. Genetik yatkınlığın otizmin gelişiminde önemli bir rol oynadığı ve çocuğun yetiştirilme tarzının bu durumun ortaya çıkışında etkili olmadığı düşünülmektedir. Ancak hangi genlerin otizme neden olduğu ve çevresel faktörlerin rolünün ne olduğu hala belirsizdir. Kanıtlanmış tek çevresel faktör, ileri baba yaşıdır.
Otizm spektrum bozukluğu, her ülkede, toplumda ve aile tipinde görülebilmektedir. Son araştırmalar, otizmin toplumda daha sık görüldüğünü göstermektedir ve sıklığın yaklaşık olarak her 59 çocuktan birinde, yani yüzde 1,7 oranında olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum erkek çocuklarında kız çocuklarına göre 4 kat daha fazla rastlandığını göstermektedir.
Tedavi Yöntemleri
Tedavinin temel amacı, çocuğun yaşına uygun gelişim ve iletişim becerilerini kazanmasını sağlamaktır. Bu doğrultuda, çocuğun gelişiminde gecikme ya da gerilik saptanan alanlar tespit edilmeli ve özel eğitim programları, dil ve konuşma terapileri gibi çalışmalar başlatılmalıdır.
Her çocuk için özel bir eğitim programı oluşturulmalı ve duyusal, zihinsel ya da bedensel çalışmalara dayalı terapi türleri uygulanmalıdır. Aile, çocukla doğru iletişim kurma konusunda bilgilendirilmeli ve terapi türlerine ek olarak ilaç tedavisinin gerekliliği değerlendirilmelidir.
Otizm spektrum bozukluğunun sosyal iletişimi olumsuz etkilemesi nedeniyle, çocuklar yaşıtlarıyla iletişimde güçlük yaşayabilir. Bu nedenle çocuğun yaşına uygun okul eğitimi için nasıl bir plan yapılacağı önemlidir. Kaynaştırma eğitimi gibi programlar sosyal gelişimi destekleyebilir, ancak çocuğun karşılaşabileceği stresli durumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Eğitimle ilgili kararlar, aile, çocuk sağlığı uzmanları ve okul arasında işbirliği içinde alınmalıdır.