Davranım Bozukluğu
Davranım bozukluğu, çocuk ve ergenlerde görülen bir psikiyatrik durumdur. Davranım bozukluğu, çocuğun veya gencin toplumsal kurallara uymakta zorlanması, diğer insanlarla ilişkilerinde sorunlar yaşaması ve düşmanlık, saldırganlık gibi sorunlu davranışları içerir.
Bu bozukluk, kişinin genel davranışlarında, sosyal etkileşimlerinde ve akademik başarılarında sürekli ve belirgin sorunlar yaşamasına sebep olur.
Yıkıcı Davranım bozuklukları genellikle belirli belirtiler ve alt tipler içerir:
1. Karşıt Olma Karşı Gelme Bozukluğu: Bu bozuklukta, çocuklarda otoriteye karşı gelme, kurallara uymama, öğretmenler ve yetişkinlerle sürekli anlaşmazlık yaşama, istediği olmadığı zaman öfke patlaması geliştirme, kolay sinirlenme, istediğinin olması için karşısındakinin damarına basma, sinir etmeye çalışma, istediği olmadığı zaman kincilik gibi belirtiler görülür. 2. Davranışsal Bozukluk: Daha ciddi bir form olan davranışsal bozukluk, çocuğun veya gencin sosyal normları ciddi bir şekilde ihlal ettiği, başkalarına zarar verdiği veya hayvanlara karşı saldırgan davrandığı durumları içerir.
Davranım bozukluğu olan çocuk ve ergenlerde gözlemlenebilecek belirtiler:
1.Sürekli kavga etme, düşmanlık gösterme ve öfke patlamaları yaşama.
2. Kurallara uymakta sürekli zorlanma ve yetişkin otoritesine karşı gelme.
3. Diğer çocuklar veya hayvanlarla saldırganlık gösterme.
4.Yalan söyleme, hırsızlık yapma veya başkalarına zarar verme gibi antisosyal davranışlar sergileme.
5.Okulda veya sosyal ortamlarda sorunlar yaşama. Okuldan veya evden kaçma.
Bu kriterlerin tam olarak değerlendirilmesi ve tanının konulması, genellikle bir uzman psikiyatrist veya psikolog tarafından yapılır. Tanı koyulan durumlarda, uygun tedavi ve destek planı oluşturularak bireyin yaşam kalitesi iyileştirilmeye çalışılır.
Davranım bozukluğu genellikle çocukluk döneminde başlar, ancak ergenlikte de devam edebilir.
Davranım Bozukluğunun Nedenleri
Davranış bozukluğunun ortaya çıkmasında birkaç etken rol oynayabilir. Bu etkenler arasında, çocuğun bebeklik döneminden itibaren sahip olduğu doğuştan gelen karakter özellikleri (zor bebek), dürtüsel davranışlar (çocuklarda ya da yetişkinlerde sabırsız olma durumu) ve öğrenme güçlükleri bulunmaktadır.
Ayrıca, ebeveynlerin çocukları üzerindeki denetimi de önemli bir rol oynar. Eğer çocuk, bakım verenin sık değişimi, ihmal veya istismar gibi durumlarla karşılaşıyorsa, davranış bozukluğu riski artabilir.
Genetik faktörler, yani ailede benzer sorunlara sahip bireylerin bulunması da bu bozukluğun ortaya çıkma olasılığını etkileyebilir.
Ebeveyn tutumları da önemlidir. Çocuğa karşı uygulanan sert fiziksel cezalar, tutarsız disiplin anlayışı gibi faktörler, davranış bozukluğu gelişimine katkıda bulunabilir. Ebeveynlerin depresyon, madde kullanımı gibi psikolojik sorunları da bu süreci tetikleyebilir.
Davranış bozukluğu olan çocuklar, genellikle suça bulaşmış ya da suçlu gruplarla ilişkide bulunma eğilimindedir. Bu durum çevresel etkenlerle birlikte yukarıda bahsedilen nedenlerin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. Davranış bozukluğu olan bireyler genellikle pişmanlık duymazlar ve hatayı başkasına yüklemeye eğilim gösterirler. Empati kurma zorluğu ve başkalarının duygularını umursamama gibi durumlar sıkça görülür.
Tedavi Yöntemleri:
1. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): BDT, dissosiyatif bozukluğu olan çocuk ve ergenlere genellikle önerilen bir terapi türüdür. Bu terapi, bireyin düşünce kalıplarını tanımasına, sorgulamasına ve değiştirmesine odaklanır. Ayrıca, travmatik deneyimlerle başa çıkma, duygusal düzenleme becerilerini geliştirme ve sağlıklı ilişkiler kurma konularında yardımcı olabilir.
2. Aile Terapisi: Dissosiyatif bozukluğu olan çocuk ve ergenlerin aileleri ile yapılan terapi, ailenin birlikte çalışmasını ve destek olmasını hedefler. Aile terapisi, aile içi iletişimi güçlendirmeyi, aile içindeki dinamikleri anlamayı ve aile üyelerine etkili destek sağlamayı amaçlar.
3.Farmakoterapi: Bazı durumlarda, belirli semptomları yönetmek için ilaçlar düşünülebilir. Ancak, bu genellikle bir uzmanın değerlendirmesi ve önerisi üzerine yapılır.
4. .Sanat Terapisi ve Oyun Terapisi:Özellikle çocuklarda ve küçük yaşta olan ergenlerde, sanat terapisi ve oyun terapisi duygusal ifadeyi teşvik edebilir ve travmatik deneyimlere karşı baş etme becerilerini güçlendirebilir.
Tedavi genellikle bireyselleştirilmiş bir planı içerir ve çocuğun veya gencin ihtiyaçlarına göre uyarlanır. Tedavi sürecinde ailenin ve çocuğun/ergenin işbirliği önemlidir.
